Merhabalar, ben Zeynep. Bugün sizlerle "İngilizce eğitim mi, Türkçe eğitim mi almalıyız?" sorusunu kendi bakış açımdan ele alacağım.
Yönetim Bilişim Sistemleri bölümü —tıpkı birçok diğer bölümde olduğu gibi— dilin büyük önem taşıdığı bir alan. Günümüzde İngilizce bilmek artık bir ayrıcalık değil, bir gereklilik haline geldi. Aldığımız derslerin içerikleri de bunu destekliyor. Örneğin, kodlama derslerinde yazdığımız kodlar Türkçe değil, İngilizce oluyor. En basit örnekle, `printf("hello world")` yazarız ama `yazmak("hello world")` diye bir komut bulunmaz. Dolayısıyla, İngilizce bilen biri bu tarz komutları öğrenme ve uygulama noktasında büyük bir avantaj sağlıyor.
Özellikle bilişim alanında Türkçe kaynak bulmak bazen zor olabiliyor. Ben de bölümüm gereği yaptığım birçok araştırmada ağırlıklı olarak İngilizce kaynaklarla karşılaştım. Kodlama öğrenirken en güncel ve kapsamlı kaynakların genellikle İngilizce olduğunu fark ettim. Örneğin, yeni bir programlama dili öğrenmek istediğinizde, resmi dokümantasyon çoğunlukla İngilizce olur. Bu yüzden İngilizceye hakim olmak, teknik bilgiyi daha hızlı ve doğru edinmek açısından büyük bir avantaj sağlıyor. Öte yandan bazı araştırmalar, ana dilde öğrenmenin kavrama açısından daha etkili olduğunu söylüyor. Beyin, ana diliyle aldığı bilgiyi daha hızlı işler. Çünkü çocukluk döneminden itibaren gelişen dil-beyin bağlantıları, kavramları doğal yollarla anlamayı sağlar. Örneğin, "Etik" kavramını öğrendiğimizi var sayalarım kendi dilimizde öğrendiğimizde, bunu daha önce edindiğimiz bilgilerle hızlıca bağdaştırabiliriz.Ancak, eğer bu kavramı önce İngilizce olarak öğrenmemiz gerekiyorsa, önce çeviri yapmalı, sonra anlamlandırmalı, ardından kavramsal çerçeveye oturtmalıyız.Bu da öğrenme sürecini yavaşlatabilir.
Peki, İngilizce eğitim almak şart mı? Elbette, İngilizce eğitim almak büyük bir avantaj. Ancak bence asıl önemli olan, İngilizce öğrenmek. Eğitimin hangi dilde olduğu değil, o dili gerçekten öğrenip öğrenmediğin belirleyici oluyor.
İngilizce CV’lerimizin olmazsa olmazı. Bu konuda farklı işverenlerin bakış açılarına da şahit oldum. Bir yazılım firması sahibi, işe alımlarda ilk kriterinin adayın İngilizce bilip bilmemesi olduğunu söylemişti. Bunun sebebini ise şirketin yurt dışına da hizmet vermesi ve ekibin İngilizce bilmemesinin işin aksamasına yada ingilizce bilen kişinin iş yükünün artmasına sebep olması olarak açıklamıştı. Öte yandan, bir başka firma sahibi ise tam tersi bir görüş belirtmiş ve İngilizce CV gönderen adayların başvurularını değerlendirmediğini söylemişti. Bunun gerekçesi olarak, adayların teknik yetkinlikten çok CV'yi İngilizce hazırlamaya odaklandığını ve çoğunun konuşma pratiğinin yetersiz olduğunu dile getirmişti aynı zaman da Türkçe açılan bir iş ilanına yabancı dilde CV gönderilmesine sıcak bakmadığını belirtmişti.
Görüldüğü gibi, işverenlerin beklentileri farklı olabiliyor. Bu yüzden, imkan varsa İngilizce eğitim veren bir kurum tercih edilebilir. Ancak, "Kesinlikle Türkçe eğitim alınmaz!" gibi bir yargıya varmak doğru değil. Çünkü burada önemli olan, eğitimin dili değil, kalitesi ve sistemi.
Özellikle teknoloji, bilişim ve yazılım gibi sektörlerde İngilizce bilmek büyük bir fark yaratıyor ve iş hayatında seni öne taşıyor. Ancak, Türkçe eğitim alırsan da büyük bir kayıp yaşamazsın. Sektörde çalıştıkça terminolojiyi öğrenebilir ve İngilizceni geliştirmek için farklı kaynaklara ulaşabilirsin.
Özetle, İngilizce bilmek neredeyse şart diyebiliriz. Ancak eğitim dilin İngilizce ya da Türkçe olsun, önemli olan gerçekten bu dili öğrenip aktif şekilde kullanabilmek. İngilizce eğitim almak, seni otomatik olarak iyi bir İngilizce seviyesine getirmez. Önemli olan, bu dili hayatının bir parçası haline getirerek pratiğe dökmek ve kullanmaktır.
Yönetim Bilişim Sistemleri
Zeynep ERDEM
0 Yorumlar